5 Ekim 2006

zeytin dalı !?!?!?

Bugün baktım bir çok gazeteye... Başbakanla yurt dışı gezisine katılan gazeteciler aynı dili kullanmışlar: "Erdoğan'dan zeytin dalı"... Allah allah... Ne benzerlik... Hem salı günü konuşulmuş, çok önemli bir haberi neden perşembeye kadar beklettiniz diye de sormadan edemiyorum. Ayrıca, Bush görüşmesinden sonraki basın toplantısında Büyükanıt Paşa'nın konuşmasını hatırlatan gazeteciye "O buranın konusu değil. Onu Türkiye'ye dönünce görüşürüz" demişti. Türkiye'ye dönünce görüşeceği meseleyi uçakta görüşüp, Türkiye'ye dönünce yayınlamak bu anlama geliyor demek ki!
Sonra, başbakan ifadeleri... Açık ifade edeyim ben bu sözlerde zeytin dalını çağrıştıracak bir şey bulamadım. "Der dediğimi derim"in başka türlü ifadesi gibi geldi bana...
Parti oylarının düştüğünü kendisi dile getirdi. Sadece radikal oylarla seçim garantisi yok anlaşılan. Ankara'da yeni oluşumlar da gündemde. E hal böyle olunca merkez sağa göz kırpma gibi geldi bana...
İşte ifadelerden bazıları:
"Farklı görüşler her zaman olabilir; ama bunları kamuoyu önünde değil, aramızda görüşerek halledelim"
"Birbirimizi anlamamızın, birbirimize saygı göstermemizin gereğine inanıyorum. Dayanışma olursa, inanıyorum, çok şeyler aşılır."
"Her türlü görüşmeye açık bir hükümetiz."
"Taraflar kim olursa olsun, ister siyasi taraflar olsun, ister başka taraflar olsun, ülkeyi gerecek yaklaşımlardan kaçınmamızın gereğini her zaman ifade ettim. Şimdi yine ifade ediyorum, yarın da edeceğim. Burada dikkatli olmamız lazım, hassas olmamız lazım. Ülkede olmayan şeyleri varmış gibi göstermenin hiç kimseye faydası yok.
Farklı görüşler her zaman olabilir de. Bu görüşlerin gerekli bilimsel tabanının olması gerekiyor, bir yerlere dayanması gerekiyor. Yani bunlar varsa geçerliliği vardır, yoksa geçerliliği olamaz. Yani her iddia bir ispat gerektiriyor. Bunun ispatı yoksa kabul etmek mümkün değildir.
İşte bütün bunları aramızda görüşmek suretiyle halletmemiz lazım.
Kamuoyu önünde olmamalı!
Bunlar kendi aramızda, dar çerçevede, mesela Milli Güvenlik Kurulu'nda (MGK) olabilir, MGK dışında da olabilir. MGK'nın dışında zaten bir araya geliyoruz. Zaman zaman ikili, zaman zaman biz, MGK içindeki hükümet kanadı ve askeri kanat olarak bir araya geldiğimiz zamanlar oluyor. Yani bunları rahatlıkla müzakere etme, hatta hatta bunları ilgili bazı mahfilleri de buraya davet etmek suretiyle müzakere etme imkânımız olabilir.
Zaman zaman irticayla ilgili görüştüğümüz şeyler de oldu. Ama tabii tanım noktasında, Türkiye'de hukuki bir tanım kimse getiremiyor. Hep siyasi bir yaklaşımla, kendilerine göre tanımla olay değerlendiriliyor. Olay böyle değerlendirilince de tabii o zaman sıkıntı başlıyor. Ve bu da tabii, mütedeyyin, dindar diyebileceğim kesimi ciddi manada rahatsız ediyor"

Sonuç: İrtica çok önemli bir konu. Tabi ki kamuoyu önünde tartışılacak. Hem sonra, "Ülkede olmayan şeyleri varmış gibi göstermenin kimseye faydası yok" ifadesinin içini çok boş buluyorum. Demogoji... Hatta tüm bu ifadeleri son günlerin moda tanımıyla "KAKOFONİ" olarak görüyorum.

Hiç yorum yok: