25 Haziran 2008

Komplo devam!!!

Komploya devam...
Fetullah Amerika vatandaşı olabilmek için başvurmuş...
Amerikalı savcı da reddetmiş...
1 ay içinde ülkeyi terketmesi gerekiyormuş...
İstikamet: Türkiye...
Zemin ve zaman hazır mı yani?

Sormuşlar "Dönüşün Humeyni gibi mi olacak?" diye...
El cevap: Ben Humeyni miyim ki O'nun gibi döneyim?
Ne cevap ama!

Bir de ağlıyor: vatan toprağına hasretmiş... E kardeşim ne diye başka ülke vatandaşlığını almaya çalışıyorsun? Alsan işin cillop. Alamadın sobelendin...
Şimdi... Gel Türkiye'ye gel...
Baksana, senin için zaman, zemin herşey hazır maaşallah...

Sol şeriti açalım!!!

Yusuf yusuf...

24 Haziran 2008

komplom geldi yine

Haberleri izliyorum...

1) Fethullah Gülen'in beraati onaylanmış... İstediği an Türkiye'ye gelebilirmiş.

2) Milli Savunma Bakanlığı yeni düzenleme yapmış. Binlerce polis ağustos ayında askere alınabilirmiş...

Son zamanlarda poliste F tipi kadrolaşma tamamlandı diye haberler yapılıyordu...

Sonuç: Tam bir TRAVMA içindeyim...
Offff

Not: AKP'li Dengir Mir Atatürk Devrimlerinin toplumda travma yarattığını söyledi.

6 Haziran 2008

Resim ne kadar büyük?

Her okuduğum yeni kitapla, yeni öğrendiğim bilgiyle resmi gördüğümü sanıyorum. Oysa, her defasında resim büyüyor. Üstelik büyüme aritmatik değil. Oranını tahmin edemiyorum.
Resmin büyümesi bir tarafa, her hareketle başkalaşıyor da... Dün bildiğim ve inandığım fikirler, bugün kendini imha edebiliyor.
Ben bu işin peşini braktım. Bu resmi anlayamıyorum. Her hareket, istemediğimiz başka bir hareketi doğuruyor. Anlamıyorum, anlayamıyorum.
Ama merak ediyorum, bu resmi bir çizen var mı?
Onlar resmin boyutunu, temasını, rengini biliyor mu?
Yoksa fırçayı tutan eli de tutan başkaları var mı?
Yoksa bu kadar komploya gerek yok da, her şey gerçekten rastlantı mı?
İlk seçenek irkiltici ama ikincisi de öyle...

Hangi konudan mı bahsediyorum?
Ee siyasetteeenn...

Ak sakallı dedeler!!

Hani ben CHP'ye Ak Sakallı Dedeler diyorum ya!
Neden diyordum?
Bugünü kavrayamayan, halkın arasına karışmayan, sloganla yürüyen, miras üstüne bir tuğla eklemeyen, kürsülerden bağırıp çağırmayı muhalefet sayan, benim geleceğime ilişkin yeni ve aydınlık projeler ortaya koymayan, toplum mühendisliği bilmeyen vs vs. Bugün iktidarda olanların, iktidara gelmelerinde sorumluluk payı çok olan CHP'yi sırtımdan da indirmiştim hatırlarsınız.
Neyse lafı çok uzattım, aşka geldim yazdım...
Bu Ak Sakallı Dedeler cep telefonu kullanmayı da bilmiyormuş baksanıza...
Yani, başka sözüm yok...

5 Haziran 2008

Bu CD'yi alın derim...

Bu albümü mutlaka edinin...
Hiç pişman olmayacaksınız, inanın...
Nefis bir CD...

D&R'a puzzle almaya gitmiştim...
Çalan müziğe takıldım...
O gün bugündür, defalarca, defalarca, ard arda, sürekli dinliyorum...
Cep telefonum sürekli "bızzt bızzt" titriyor.
Yani mesaj geliyor.

Ne kadar seviliyorum yarabbim.
Herkes bana mesaj atıyor...
Evet beni öyle seviyorlar ki neredeyse kanımı içmek için yarış halindeler...
Önce hangisi tavlayacak?
Ya havaya girip "he" dersem!!!
Düşünmek bile istemiyorum.
Önce nakavt edecek, sonra kanımı emecek, fırlatıp gidecek...

Neyi mi anlatıyorum?
Ayol siz benim kadar sevilmiyor musunuz yoksa?
Tüh bak, bu bir travma nedeni olabilir şimdi...
Kredi kartlari, mağazalar, bankalar, marketler hepsi çıldırdı.
Kredi al, çok kolay tek tuş, tek dokunuş...
Markete git şimdi al, aklına gelince öde...
Ev al, teminat olmasa da olur, kara gözlerin yeter...
Araba verelim, ama 2.el yakışmaz sıfır olsun...
Mobilyalarını değiştir, gardrobunun için dışını yenile...
Al al al... herşeye + + + taksit...
At imzayı... herşeye - - - hayat...

2 Haziran 2008

Bugünü iyi anlamak

Geçen hafta pazar günü Cumok'un düzenlediği bir söyleşiye katıldım, Kadıköy'de...
Prof. Dr. Süheyl Batum konuşmacıydı ve bizi tekrar aydınlattı.
Ben de orada edindiğim bilgileri paylaşmak istiyorum...

1946'lardan beri "insan hakları ve demokrasi" evrensel oldu. Artık bu kavramlar sadece ülkelerin içinde sınırlı değil. Çünkü, Almanya'da Hitler, İtalya'da Mussolini uygulamaları sonucu görüldü ki, ülkelerin kendi içindeki 'insan hakları, demokrasi' kayıpları tüm dünyayı kana bulayabiliyor. Bunun sonucu olarak Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi yayınlandı ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kuruldu.

80'lerin sonundan sonra başlayan globalleşme: Rusya'nın yıkılması sonucu, ABD dünyayı tek başına yönetmek istedi. Bunu isteyen sadece ABD olmadı, AB de bu yönetimde hak istedi.
Bu dönem ülkelerin 'sömürgeleştirilme' dönemidir. Bütün ülkeleri etki altına almaya başladı.
Rusya lideri Yeltsin ABD'ciydi. Fransa'da ulusalcı ve bağımsızlıkçı banliyölerde ayaklanma başladı. Bu ayaklanmaya "serseriler, adam olacaksınız, gebertirim" manasında yorum yapan Sarkozy 'yi halk seçimlerde lider seçti.

Globalleşme ilginç bir dönemdir.
Şu an oldukça farklı bir dönemdeyiz ve bu dönemi yeterince anlamadan çözemeyiz.

Osmanlı'nın son 75 yılını yeniden yaşıyoruz.

UNDP, her yıl ülkelerin insani kalkınmışlık sıralamasını yapar.
2002 yılında toplam 173 ülke arasında Türkiye;
16.ekonomi
85. insani kalkınmışlık sıralamasına sahipti. Yani, ekonomik büyüklük olarak elde ettiği geliri vatandaşına yol, su, eğitim, sağlık, temiz çevre, kaliteli içme suyu vs olarak geri vermiyor demek. Yani, para iyi kazanılıyor ama bize geri gelmeden bir yerlere hortumlanıyor.

2007 yılında toplam 177 ülke arasında insani kalkınmışlık olarak 84. sıraya yükseldik. Refaha erdik, Türkiye böyle sıçrayış, böyle istikrar görmedi denirken sadece 1 sıra yukarı çıkabildik. Eeee nereye gitti bu paralar?


"Cumhuriyetin bireyi olmak" ne demek?
* eşitlik
* kadın-erkek eşitliği
* huku birliği
* eğitim birliğinin hepsinin olması demek. Tam bağımsızlık demek.
Bugün bunlar ne kadar var, siz düşünün!!!

Basın özgürlüğü var mı?
Doğru ve tarafsız haberlere sözde değil özde ulaşabiliyor musun?
RTÜK iktidar etkisi altında mı?
Bu sorulara da cevap ver!!!

Bugünü iyi anlamak ve birlik olmak lazım...

1 Haziran 2008

Rahmi Koç Müzesi'nde...

Ne enteresan, ne hoş eserler var...
Bugün yazı yazasım yok...
Bir önceki yazımda Beyin Sergisi'nde aldığım notları yazıvermiştim.
Şimdi de çektiğim fotoğrafları paylaşıyorum :))
En kolayından...
























"Beyin Sergisi"


Bugun, Rahmi Koç Müzesi'ndeki "Beyin Sergisi"ne gittim. Çok beğendim, keyif aldım, öğrendim. Daha ne olsun? Bir çok test var. Kendinizi deniyorsunuz. Pek çok yeni bilgi öğreniyorsunuz.
Lafı hiç uzatmayacağım, hızlı hızlı aldığım notları paylaşacağım.

* Beyinde 25 milyar, beyincikte 100 milyar civarında sinir hücresi var.
* Kafatasında 28 kemik bulunuyor.
* Yaşla birlikte beyin kan damarlarında kalsiyum birikiyor. Bu beyin kanamasına neden oluyor. İleri yaşlarda beyinde biriken kalsiyum bir tebeşir kadar olabiliyor.
* Sinir hücrelerine yaklaşık 50 dal tutunuyor.
* Beyin vücut ağırlığının %2'si. Ama, yaktığımız enerjinin 1/5'ini kullanır.
* Beyin ağırlığı erkeklerde: 1440 gr, kadınlarda 1280 gr'dır. Beynin boyutu işlevselliğe etki etmiyor.
* Oksijenin 1/5'ini kullanır. 750 ml/dakika taze kana ihtiyaç duyar. Kan sürekli oksijen yaratmak için kullanılır.
* Omurilik: Vücut ve beyin arasındaki tüm sinirler bir araya gelir. Refleks kararlar vermemize yardım eder. Biz refleks reaksiyonu verdikten sonra beyin mesajı alır.

* Sinir lifleri: Hepsi yanyana dizilse 12 milyon km uzunlukta olur.

* Beyin yağ kalıbı erkeklerde:480 cm3, kadınlarda 400 cm3'tür. Yağ kalıbı, sinir liflerini yalıtır ve elektrik sinyallerinin hızlı akmasını sağlar.

* Uyku: Yaşamın 1/3'dür. Beyin uyuduğumuzda da aktiftir. Vücut hücrelerine yenilenme, beyine günün deneyimlerini toplama için fırsattır uyku. Beyin ne zaman uyuduğumuzu kontrol eder. Rüya görürken yaralanmayı önlemek için kasları hareketsiz kılar.
Uyku 4 aşamadan oluşur: Uyanıklık, yüzeysel uyku, derin uyku, rüya uykusu.
Derin uyku ne kadar uyuduğumuzla ve ne zaman yattığımızla ilgili değildir. Vücudun işlevlerini yerine getirebilmesi için derin uykuya ihtiyacımız var.

Biyolojik saat: Yaklaşık 24.5 saatlik kendi ritmine sahiptir. Ama güneş ışığı ve 24 saatle uyumludur. Biyolojik saat beynin melatonin salgılayan epifiz bezini kontrol eder. Işık engellediği için yaz aylarında daha az üretilir.

İç saat: Günlük ritmi kontrol eder. Gündüz/gece, yorgun/dinamik vs farketmez. Vücut sıcaklığını ve hormonları kontrol eder.

Omurilik: Sinir yolları vücuda ve beyne gider.

Hormon salgılayan beyin hücresi: Vücudun sıvı/tuz dengesini kontrol eder.

Beyincik: Hareket ve denge kontrolu yapar.

Hipofiz: En önemli 7 hormonu salgılar.

Düşünmek: Düşünerek 14 watt'lık ampul kadar enerji harcarız. Stresli ya da kanepede dinlenirken aynıdır, değişmez. İşaret parmağımızı eğme kararını vermek ile eğmek arasında 1 sn süre vardır.

Bilinç: Beyin hücrelerinin aktivitesi sonucu, zihinsel faaliyet, kalıtım, dış etkenler, deneyim kombinasyonları.

Endorfin: Morfin benzeri bir salgıyla ağrı hissini azaltır.

Uzak (saat farkı çok olan) yerlere seyahat edecekseniz:
* Sabah güneş ışığına kendinizi bolca bırakın.
* Gideceğiniz yerin yerel sirkadyanını (metabolik ritm) izleyin ve kendinizi hazırlayın alıştırın.
* İlk gece yatmadan önce 1/2 doz melatonin hapı alın.
Kişisel/sosyal sınırlarımız:
* 0-30 cm: Samimi
* 45-47 cm: Kişisel
* 120-215 cm: Taraf
* 365-765 cm: Kamu