1 Ağustos 2011

Mutfakta beceriksizliğim, evrimleşti, yaratıcılık öne geçti :)

Allahım çok yaratıcıyım! Ama önce mutfakta ilgisiz, sevgisiz, zamansız dolayısıyla pek becerekili değilim. Yani yemeğe sevgisini katanlardan değilim. Çünkü mutfakta zaman geçirmeyi istemiyorum.

Etli dolma yapmak üzere yola çıkan kıyma ve pirinçi iyi ayarlamazsan bol miktarda artar... Kocaman bir dolma içi ile önce bakıştık. Olmaz ama kendilerini yuvarlayarak sulu köfte yapmaya karar verdim. Patatesli bir sulu köfte kelimenin tam anlamıyla gerçekleşti. Bildiğiniz gibi değil, baya sulu! Bu sefer yine bakışmaya başladık kendisiyle... Bu kıvamı neye dönüştürmeliyim diye düşünmeye başladım, dink! fikir kendiliğinden geldi.

Derin dondurucudan lavas pidelerini alırsın, borcama ufak parçalar halinde 2-3 tanesini kırparsın. Üzerine biraz tereyağ, biraz zeytinyağ doğru fırına, ki ısınsın, yumuşasın...

Tavaya biberleri 3-4 cm uzunluğunda doğrayıp, domatesleri halka halka atarsın ve başlarsın yalancı közlemeye...

Sulu köfteyi mikrodalgada bir güzel ısıtırsın...

Yoğurdu ayrı bir kapta çırparsın...

Ufak bir kapta tereyağ-biber salça-çam fıstıkları kavurursun. (Anne sen bunları pilav için verdin ama ben her bişeye atar oldum valla)

Sonra denklemi birleştirmeye başlarsın.

Fırından çıkmış lavaşların üzerine köfteleri, patatesleri döşe. Üzerini yoğurtla kapa. Biber ve domatesleri üzerine  yerleştir... Salçalı-fıstıklı tereyağı şöööyle bi gezdir... Kırmızı pul biber ve kuru nane ile süsle...

Keşke resmini çekseydim, daha inandırıcı olacaktım...

Velhasıl, yemeğe sevgimi değil  ama aklımı katarak bir şeyler ortaya çıkardım zannımca :))