28 Mart 2007

leblebi oldu tablaya çıktı!

Leblebi oldu, tablaya çıktı...
Bu cümle pek çok şeyi anlatır...


Son zamanlarda dinci basının önemli kalemleri TV'lerdeki tartışma programlarından eksik olmuyorlar... Vücut dilleri de pek şahane. Tabi onlar da çıksın, konuşsun, demokrasi bu demek zaten. Tahammül etme sanatı!
Benim tahammül edemediğim şu: Köşelere kurulup, kendine güvenen vücut dilleriyle bir takım insanları savunma işi yapmaları. Madem gazetecisin iyi ya da kötü fikir savunacaksın. Bir fikrin olacak. Bir duruşun olacak. Ama görüyorum ki fikirden ziyade isimleri savunmak gerek ve yeter şart. O taraflarda gazetecilik yapmak için.
Bu fikre son bir kaç programı seyrederek vardım. (Ön yargılı mıyım? Bilmiyorum) Ya başbakanın yerine konuşuyorlar, ya da güya liberal olarak tanımladıkları bir hukukçuyu savunuyorlar...
Ayrıca bugün, anayasamızdan laikliğin kalkmasını isteyen, Atatürk Milliyetçiliği'ni çıkarmak isteyen, anayasanın giriş bölümünün tamamen kaldırılmasını isteyen bu hukukçu için, bir gazeteci TV'de bu hukukçunun ne kadar liberal olduğu konusunda övgüler düzdü ve aynı fikirde olduğunu söyledi. Ve şunları ilave etti: "Laiklik kalksın. Din ve toplum birleşmeli. Böyle olunca din sadece ibadet dini olarak kalıyor. 'Atatürk Milliyetçiliği' diye ne olduğu belirsiz bir kavram var...."
Hak verirsiniz ki hepsini not alamadım. Almak istesem de kalemim izin vermezdi zaten... Bu kadarı bile yeter...
İşte bunun adı özgürlük, bunun adı, ifade özgürlüğü... Pehhhh!!!!

Soruyorum: Din ibadet dini olmayacak da ne olacak? Devlet düzeni mi?

Hiç yorum yok: