17 Mart 2007

Geçmişten ders almak... Ama sözde...

Tarih tekerrürden ibarettir diyerek, büyük laflar ettiğimizi sanarak, havalanmak neye yarar?
Tarih tekerrür etmekten yoruldu, usandı...
Bıktı bizden...
Biz ne ders aldık, ne kıymet bildik, ne saygı duyduk...
Ali Baransel'in Çankaya Köşkü'ne ait anılarını içeren kitabının 72 ve 73. sayfasından alıntı yazacağım buraya...
Veee hiç yorum yapamayacağım...
Çünkü, eziliyorum, utanıyorum... Bilgi bizim yanımızda ama biz kullanmayı bilmiyoruz beceremiyoruz diye... belki de inkar ediyoruz diye...
Bu kitabı mutlaka okuyun...
(Kitaptan alıntı: S:72-73)
"...... 1975 yılının ilk aylarında Güneydoğu Anadolu'da terör ve şiddet olayları giderek tırmanmaya geçmişti. Mart ayında toplanan MGK, Siirt, Urfa, Hakkari ve Diyarbakır'da bir ay süreyle sıkıyönetim ilan edilmesine karar verdi. Kurul'un aldığı bu tavsiye kararına Prof. Sadi Irmak başkanlığındaki hükümet de uydu.
Ancak, söz konusu illerde sıkıyönetim ilanına gidilebilmesi için TBMM'nin onayı gerekiyordu. Bu amaçla Meclis'te yapılan görüşmelerde başta CHP olmak üzere, AP sıkıyönetim ilanına karşı çıktı. İlk oylamada istek reddedildi. Ancak çoğunluk olmadığı için, Meclis Başkanı oylamayı bir sonraki güne erteledi.
Oylamanın yapılacağı o gün Korutürk, Genel Sekreter Bayramoğlu'nu, Hukuk Başdanışmanı Çoker'i ve beni erkenden odasına çağırdı. Odaya girdiğimizde Korutürk ayakta duruyordu. Bir şeye canı sıkıldığında genellikle odanın içinde bir elini ceketinin cebine sokarak bir aşağı, bir yukarı dolaşırdı. Masasına oturdu. Bizler de karşısındaki koltuklarda yerimizi aldık.
Korutürk, ilerde Ortadoğu'da bir Kürt Devleti kurulabileceğinden söz etti. Bu yer için Irak'ın kuzeyinde Kerkük'ü de içine alan toprakların düşünülebileceğini anlattı. Burada kurulabilecek bir Kürt devletinin başta Amerika olmak üzere, yakın müttefikleri İngiltere ve Fransa'nın da desteğini göreceğini söyledi. Eğer gerçekleşirse, bunun Türkiye için büyük tehlike doğuracağını, bu gelişmelerin ileride Güneydoğu Anadolu bölgemizden toprak isteme küstahlığı noktasına gidebileceğini ifade etti. Ardından politikacılara sitem etti: "Siyasi partilerin oy avcılığı uğruna bu hayati tehlikeyi bir türlü görmek istememelerine doğrusu akıl erdiremiyorum. Dilerim Türkiye, geleceği görmeyen muhteris politikacılar yüzünden ileride ağır bedeller ödemez. Beni asıl üzen Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Atatürk'ün partisinin bu konularda gerekli hassasiyeti göstermemesidir."
Korutürk, Ecevit'e olan güven ve sempatisini giderek yitirdiğini belirttikten sonra, "olmaz efendim!" dedi, "Bu kadar da anlayışsızlık olmaz! Neredeyse, 'ne haliniz varsa görün' demek geliyor içimden. Ecevit, kendisini yetiştirmiş, dil bilen, genç bir politikacı. Ama maalesef tecrübesiz. Doğuda bir Kürt devleti kurma düşüncelerinin ne kadar ciddi olduğunu ilerde anlayacak. Belki önümüzdeki yıllarda Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde yaşayan Kürt vatandaşlarımızı kandırarak ayaklandıracaklar. Ellerine silah verip, çatışmalara itecekler. İşte o zaman Ecevit, bölgede sıkıyönetim ilanını kendisi isteyecek. Ama iş işten geçmiş olacak."

Hiç yorum yok: