28 Mart 2007

16 Mayıs'tan sonra...

Cumhuriyet Gazetesi boşuna reklam yapmıyor...
Saatler 100 yıl geriye alınacak diyor.. Tehlikenin farkında mıyız?

"İrticai faaliyette bulunan bir vakfın adresinin Arınç'ın annesine ait olduğu yönünde" bir haber bugün gazetelere düştü.
Noldu?
Meclis Başkanı haberi onayladı.
Açıklama yaptı mı?
Hem evet, hem hayır.
Haber doğru, açıklama AZ SONRA!
Yani 16 Mayıs'tan sonra. Bunu kendi söyledi.
Cumhurbaşkanlığı seçimi olacak.
Bakar mısınız! Kimse hesap verme tenezzülünde bulunmuyor. Neden 16 Mayıs'tan sonra?


Bugün, iş hacmi epeyce büyük bir iş adamıyla sohbet ettik. Laf tabi ki döndü, dolaştı... Nereye geldi? Siz bilirsiniz :))
2001 krizinde yarı yarıya servetlerini kaybeden bu işverenler aynı tabloyu bir kez daha görmek istemiyorlar. Ayrıca, koalisyon da istemiyorlar. zaman kaybı diyorlar. Yasalar çıkmıyor diyorlar. İstikrar istiyorlar. İstikrardan kasıt sanırım şu: Yasalar çıksın. Meclis tıkanmasın Hükümet ortaklı olmasın, tek muhatap olsun. Döviz inip çıkmasın.
Buradan çıkan sonuç bana göre şöyle: Herkes olanın bitenin farkında. Rejim tehlikesinin farkında. Ama, özellikle sermaye sahipleri tedirgin olmak, zarar etmek istemiyorlar. Gerginlik istemiyorlar. Yaptıklarının krizlerle yok olmasını istemiyorlar. O nedenle bazı şeyleri görmezden gelebiliyorlar. Üretim olsun, yatırım olsun bu ülke kurtulur diyorlar. (Hoş ne üretim var, ne yatırım. Özelleştirmenin de ne olduğunu gördük. Altın yumurtlayan tavukların satışı mesela)

Evet, bunları ben de istiyorum. Ben de kriz olsun demiyorum. Ama paraya bu kadar teslim olduğumuzda elimizden iplerin gittiğini nasıl göreceğiz? Başımıza çuval değil ama türban geçirildiğini...
Geçen hafta, Üsküdar taraflarında değişik semtlerdeki yerel marketlerde işle ilgili araştırma yapıyordum. bir ara gerçekten çok rahatsız oldum, tuhaf hissettim kendimi. O gün etek giymiştim bir de... Saçım açık zaten... Kendimi aykırı hissettirdiler bana... 10 kadından 8-9'u türbanlıydı çünkü.

Haftasonu Altunizade Capitol'de türbanlı bir kız gördüm. Türbanı şıkır şıkır parlak bir kırmızı... Altında ya kapriydi ya da dizde bir etek. Ayağında bapet... Amaaa asıl file çoraplar yok muydu? Evet, file çorap...
Bunun suyu çıktı artık. Bu insanlar gerçekte ne istiyor? Para mı, iman mı? ben anlamadım. Tuhaf, gülünç ve aslını inkar eden görüntüler ortaya çıkıyor. Çünkü, türbanı savundukları gerekçelerle bu giyim kuşamları örtüşmüyor. Altı kaval, üstü şeşhane bir şey sergiliyorlar...
Geçen yıl İzmir Agora alışveriş merkezinde görmüştüm birisini. Baştan aşağı maviler içinde... Türban, bluz mavi... Ucu dantelli, mavi TAYT, yüksek topuklu açık terlik... Veee elinde sigara, salına salına yürüyen bir tip...
Evet, istisna diyebilirsiniz. Ama, çıkın Bağdat Caddesi'ne ya da alış veriş merkezlerine... sinemalara gidin... Cafelere... Bu dediklerime yakın görüntülerle karşılaşacaksınız...

Hiç yorum yok: