14 Eylül 2006

Tarihi yarımada: Eminönü - eksiler 3

Topkapı sarayında gözüme neler çarptı bakın?
Güneşten korumak için belli ki perde yapmışlar. Ama dikişi, görüntüsü yine saraya yakışmıyor. Uyduruk olmuş... Perdenin üst kısımları cırt cırtlı... Bu perdelerden benim de var. Ama Sığacık'taki evimin üst kat odalarındaydı. Alt kata bile böylesini yakıştırmamıştım. İstanbul'a gelirken de bırakmıştım. Yanımda getirmedim. Düşünün artık!
YAKIŞMAMIŞ!


Bahçede girilmez yollar için inşaat sahalarında kullanılan kırmızı-beyaz plastik şerit kullanmışlar. YAKIŞMAMIŞ!





Ben seneler evvel İtalya'ya gitmiştim. Eski Roma'ya kimseyi almıyorlardı. O zaman bana şöyle bir bilgi verilmişti: "Bir araştırma yapılmış. Eski Roma'ya şu kadar turist gelse, hepsi bir kere ellese, aşınmadan dolayı eserlerin ömrü şu kadar azalır"
Ya bizim eserlerimiz? Onlar aşınmaz taştan mı acaba? Bilmediğim için soruyorum...



Kanaltürk'te "Kürşat Başar'la" programı var. Onu seyredeceğim. Başladı bile. Çok beğeniyorum programı. Bugün kapıma İkea katalog bırakmış. Bayılıyorum... artık günlerce aylarca bakarım :)
Nescafe yeni aromalı 3'ü biraradalardan çıkarmış. Badem, çikolata, fındık aromalı. Nefis nefis... Şimdi kendime çikolatalı yapacağım... Çikolatalı herşeye bayılıyorum.

Bugün akbil aldım. Toplu taşım için kart yani... Deniz otobüsleri çok ucuza geliyor böylece. Ama adı neden Akbil? Neden ille de AK? Oysa canım İzmir'imde böyle dayatmalar yoktu. Orada bunun adı "kentkart"tı... Farkı görüyor musunuz? Kentlilik, gelişmişlik, medeniyet...

Hiç yorum yok: