Çarşamba sabahı ablamlar İstanbul'a geldiler... Doğru Boğaziçi Üniversitesi... Nursel'in okul kaydı yapıldı... Boğaziçi Psikoloji bölümü... Türkiye 576. lığı ve ilk tercihte banko... (Bunları tekrarlamak hoşuma gidiyor da :))
Okulu anlata anlata bitiremiyorlar... Ben de en yakın zamanda gitmeliyim, görmeliyim :))
Sonra, bize geldiler ve benim turistik şehir turlarım başladı... Adalar'dan başladık. Bu kez Kınalıada'ya gittik. Ama Büyükada ve özellikle Heybeliada'nın büyüsünü burada bulamadım. Çaylarımızı içtik, dolaştık... Haftaiçi olduğu için çok kalabalık değildi. Ama adaların nostaljik büyüsü vardı. Hele hele bir dondurma arabaları var ki... Tam nostaljik... Ablamla bana çocukluğumuzu hatırlattı...
Büyükada'ya geçtik. Çok kalabalıktı bu sefer. Meğer pazar kurulmuş... Buraya ben bir kez daha hayran kaldım. Nefis kornetli dondurmalarından yedik...
Türk Bayrağının gökyüzünde dalgalanmasına bayılırım. Gök mavisi ile bayrak kırmızısı beni büyüler... Vapurda da Hüsam'la bayrağı arkamıza aldık.. Anlı şanlı...
BURASI KADIKÖY
BURADAN ÇIKIŞ YOK...Önce Şükrü Saraçoğlu'na gitmek istemedim. Trafik sıkışık, bulamam vs gibi mızmızlandım. Ama stada yaklaştıkça iyi ki gelmişiz dedim. Hüsam'ın heyecanını anlatmak kolay değil... Feneriuma girdik. alışveriş yapıldı tabi Hüsam'a... Sonra stadı görmek için görevliye gittiler. Ama nuh dediler peygamber demediler... Ve içeriye sokmadılar... Saat 17'de içeriye sokuyorlarmış ve onun dışında almıyorlarmış. Biz gittiğimizde saat 17.30... Denizli'den bir çift gelmiş 17.15'te, girememiş... Galiba şirketleri kurum yapan, kurumları da sürekli ve büyük kılan prensipler ve bunların sıkı uygulanması... Giremedik diye üzüldük.. Ama bir yandan da helal olsun Fenerbahçe'ye dedim... (Kendimi bildim bileli Fener'liydim. Bir ara Avrupa başarılarının olduğu dönemde GS'lı olmuştum. Son bir yıldır yine Fener'e döndüm :))) Bir daha da kopmam artık...
Ayrıca kendimle de gurur duyuyorum. Daha geleli 1 ay olmadı ama trafikte kaybolmadan bir çok yere gidebiliyorum... Tabi Anadolu Yakası olmak kaydıyla şimdilik...
Okulu anlata anlata bitiremiyorlar... Ben de en yakın zamanda gitmeliyim, görmeliyim :))
Sonra, bize geldiler ve benim turistik şehir turlarım başladı... Adalar'dan başladık. Bu kez Kınalıada'ya gittik. Ama Büyükada ve özellikle Heybeliada'nın büyüsünü burada bulamadım. Çaylarımızı içtik, dolaştık... Haftaiçi olduğu için çok kalabalık değildi. Ama adaların nostaljik büyüsü vardı. Hele hele bir dondurma arabaları var ki... Tam nostaljik... Ablamla bana çocukluğumuzu hatırlattı...
Büyükada'ya geçtik. Çok kalabalıktı bu sefer. Meğer pazar kurulmuş... Buraya ben bir kez daha hayran kaldım. Nefis kornetli dondurmalarından yedik...
Türk Bayrağının gökyüzünde dalgalanmasına bayılırım. Gök mavisi ile bayrak kırmızısı beni büyüler... Vapurda da Hüsam'la bayrağı arkamıza aldık.. Anlı şanlı...
BURASI KADIKÖYBURADAN ÇIKIŞ YOK...Önce Şükrü Saraçoğlu'na gitmek istemedim. Trafik sıkışık, bulamam vs gibi mızmızlandım. Ama stada yaklaştıkça iyi ki gelmişiz dedim. Hüsam'ın heyecanını anlatmak kolay değil... Feneriuma girdik. alışveriş yapıldı tabi Hüsam'a... Sonra stadı görmek için görevliye gittiler. Ama nuh dediler peygamber demediler... Ve içeriye sokmadılar... Saat 17'de içeriye sokuyorlarmış ve onun dışında almıyorlarmış. Biz gittiğimizde saat 17.30... Denizli'den bir çift gelmiş 17.15'te, girememiş... Galiba şirketleri kurum yapan, kurumları da sürekli ve büyük kılan prensipler ve bunların sıkı uygulanması... Giremedik diye üzüldük.. Ama bir yandan da helal olsun Fenerbahçe'ye dedim... (Kendimi bildim bileli Fener'liydim. Bir ara Avrupa başarılarının olduğu dönemde GS'lı olmuştum. Son bir yıldır yine Fener'e döndüm :))) Bir daha da kopmam artık...
Ayrıca kendimle de gurur duyuyorum. Daha geleli 1 ay olmadı ama trafikte kaybolmadan bir çok yere gidebiliyorum... Tabi Anadolu Yakası olmak kaydıyla şimdilik...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder