23 Kasım 2006

İstanbul'un kaldırımları

İstanbul'da trafik yoğun... Tamam bu klişe oldu artık. Ama ya kaldırımlar... Onlar bir felaket...
Kırık...
Engebeli...
Çukurlu...
Taşlar, döşemeler aykırı... Biri kalk gidelim diyor, diğeri oturalım...
Delik-deşik...
Ben spor ayakkabıyla zor yürüyorum...
Önüme bakmadan yürümem olanaksız...
Fatih benimle dalga geçer yürürken ikinci bir iş yap etrafına bak diye..
Ama mümkün mü? Sağlık sigortam da yok, Allah korusun!!!
İnsanların topuklu ayakkabıyla yürümesi gerçekten üstün bir beceri... Ayakkabılara yazık...
Bebek arabalarını kullanmak çok zor... Hele tekerlekli sandalye kullanmak zorunda olanları düşününce.. Durum iyice zor... Evden çıkmamayı tercih edebilirler... Bahsettiğim yer Bostancı-Kadıköy arasındaki en işlek minibüs caddesinin kaldırımları...
Burası İstanbul... 2010'da Avrupa Kültür Başkenti olacak... Kaç yıldır yapılamayanlar 3 yılda mı bitecek? Yakında belediye seçimleri de yok... Gelen bir daha kaldırımları kırsın, yenisini yaptırsın...
Türkiye Cumhuriyeti'nin kaldırımlarının dili olsa da söylese diyeceğim ama saçma olacak... Zira her gelen önce ne hikmetse kaldırımları değiştiriyor... Taşını değiştiriyor. Tretuarını boyuyor.. Hakkaten büyük ve manalı işler bunlar...
İstiklal caddesinin durumu ise ortada... Geçen sene Habertürk'te Beyoğlu Belediye başkanı'nın İstiklal Caddesi ile ilgili söyledikleri ve verdiği sözler kulağımda çınlıyor... Sadece çın çın çınlıyor... Ömrümüz yeterse İstiklal Caddesi'ni özüne, tarihine uygun restore edilmiş görürüz inşallah...

Hiç yorum yok: