4 Aralık 2006

Ne oldu bizlere?

Yıl 1938... Fotoğrafın başrolunde Dedem ve Anneannem var... Annemin babası ve annesi... Tarihe özellikle dikkat çekiyorum. Cumhuriyetin tazecik zamanlarında bir düğün... Herkes modern kıyafetli, nedimeler gelinlikli... Düğünden önce resmi nikah töreni... Herkes şık... Kaç yıl önce... Oysa şimdi gazeteleri açın, bakın bakalım düğünler-nikahlar için nasıl kıyafetlere özeniyorlar? Kafasının dışını örtmekle uğraşıp, içini boş bırakıyorlar...
Yandaki fotoğraf ise 1938'den de önce. Anneannem (soldaki gençkız) daha evlenmemişken... Kız arkadaşları ile deniz kenarında... İnsan üzülüyor. Hele hele son zamanlarda çıkan yersiz konuşmalar, beyanlar insanı mahvediyor. Atatürk'e dil uzatmak bu kadar kolay oldu demek ha... Ben inanıyorum ki bunların acısı çıkacak. Bir söz vardır "Ölecek köpek, cami avlusuna ..er" diye.. Böyle olmasa bile buna benzer bir sözdü. Ben artık bazılarının cami avlusuna girdiklerini düşünüyorum... Onların bu saadeti uzun sürmez...

Ben çocukken anneannem namaz kıldığında O'nun yanına giderdik, seccadesinin yanında O ne yaparsa aynını yapar, dua bilmediğimiz için de sadece "bıdı bıdı bıdı" tekrarlardık... O'nun bir komşusu vardı, yaşlıydı. Doğal olarak evde oyuncak falan yoktu. O'na gittiğimizde bize rengarenk onlarca tespih çıkarırdı. Biz onlarla renk renk oynardık. Kolye yapardık... Dedem hacıydı ama her akşam rakısını içerdi. Anne tarafımda sadece çok yaşlılar başörtüsü takarlar. O da sadece sokakta... Yoksa erkekle erkek, kadınla kadın gibi muhabbet etmesini çok güzel bilirler. Erkek-kadın ayrımı, çekinmesi yok. Kadına her zaman öncelik var. Babamın ailesinde ise kadına saygı has safhada... Elimizde tepsi ile ikram yaparken amcam bizi ayakta karşılardı... Babam sabah erken kalkar kahvaltıyı hazırlar ve marş gibi "kız çocuklarıııı, kız çocukları" diyerek üçümüzü de uyandırırdı... Bizden bir bardak suyu ayağına istediğini bilmem. Ne kılığımıza karıştılar, ne arkadaşlarımıza... Aksine "sağlam bir erkek arkadaşınız her zaman olmalı" diye büyüdük biz... Din baskısı, din korkusu değil, yaradan inancı verildi bize... Annemin eski kıyafetlerine bakıyorum... Şimdi olsa rahat giyilmez diyorum...
Ne kadar modern, ne kadar çağdaşmışız... Cehaletten uzak bir toplum yeşeriyomuş... Akıllı, kültürlü, bilinçli... Ne yaptılar bize? Nasıl yaptılar? Bunların cevaplarını az çok biliyoruz artık internet sayesinde. Bütün bu senaryolar hep su yüzüne çıkıyor... Ama asıl biz buna nasıl izin verdik? Hala nasıl izin veriyoruz? Elimizi kolumuzu bağlamışlar sanki... Resmen bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete şeklindeyiz. Şakası yok, tehlikedeyiz...

Hiç yorum yok: