9 Ocak 2007

Sevgiliden ayrılmak

Bir bulut olsam, yüklenip yağsam
Dökülsem damla damla toprağıma
Bir deli nehir, bir asi rüzgar
Olup kavuşsam üzüm bağlarına

Bir çiğ tanesi, bülbülün çilesi
Annemin sesiyle güne uyansam
Radyoda ılık içli bir keman
Ağlasa nihavend acemaşiran

Bu şarkıyla Sığacık'a girdik... Bu şarkıyla çıktık. Biz ayarlamadık. Şarkılar öyle istedi...
Arabada 4 tane kasetimiz var. Biri Yaşar'ın Masal'ı.. Biri Rus Çiganı... Biri Fahir Atakoğlu... Diğeri de Sertap'ın La'l kaseti... Hepsi eski fakat hepsi birbirinden güzel...
Bayram öncesi-sırası-sonrası ben Salihli'de Annemdeydim. Fatih ise öncesi 1 gün, sonrası 5 gün geldi...
Üzüntülü bir haber alıp, aniden yola çıkmıştık... Hayatın acı gerçeklerinden... Nazilli'ye gidip bu acı görevi yerine getirdik.
Salihli-İzmir-Sığacık-Nazilli turunda görebildiğimiz akrabalarımız, dostlarımız çok oldu... Ege'de havalar yine çok güzeldi.
Parlak güneş, ılık hava, pırıl pırıl gökyüzü...
Sıcacık sohbetler, özlemler, hasretler...
Hızla akan saatler...
Özel hazırlanmış binbir çeşit yemek...
Sarmaş dolaş kavuşmalar...
Buruk vedalar...
Uğurlamalar, su dökmeler...
Her ayrılışta geriye bakıp el sallamalar...
Gözden kaybolana kadar geriye bakmalar...

Bana en çok dokunanı Annem'in arkada kalışıdır...
Mutlaka sokağa çıkar. Ama evinin önünden ayrılmaz.
Dudakları dua ile kıpırdanır...
Elinde bir bardak su...
Öpüşe koklaşa ayrılırız..
Arkamızdan buruk el sallar...
İşte o sahne uzun süre gözümden gitmez.
Sadece mimiklerden oluşan bu sahne sözlendiğim gün olduğu gibi beni içimden yakalar...
(Sözlendiğim gün, mutluluktan uçacağıma, tam seremoni sırasında annemin kibar ve hareketsiz duruşunda belli belirsiz yutkunmasını görüverip, aslında içinde ne heyecanlar olduğunu hissedince kendimi gözyaşlarıma kaptırmıştım.)

Sohbetlere susamışız... Candan konuşmalara... Sansürsüz muhabbetlere... İliğimize kadar doyduk sevgiye... Doping alıp ayrıldık Ege'den... Düşündük ki Ege'den ayrılmak "sevgiliden ayrılmak" gibi bize...




Hiç yorum yok: