23 Ocak 2007

ince ayar!

* Danıştay'a saldırı oldu... İktidarlarına yapılmış saydılar... Cenaze töreni yapıldı... Gitmediler... Çünkü, Antalya'da kavşak açtılar...

* Bir gazeteci öldürüldü... Türkiye'ye yapılmış saydılar... Cenaze töreni yapılıyor (Halen devam ediyor)... Sanırım gitmeyecekler... Çünkü, Bolu Dağı Tüneli'ni açıyorlar... (değişiklik olur da gider mi bilmiyorum. Ama ben şu an itibariyle düşüncelerimi yazıyorum)

* Ecevit öldü... Devlet töreni yapılınca mecbur gittiler... Halk "Türkiye Laiktir, laik kalacak" sloganı attı.. "Maçlardaki gibi slogan atıyorlar" diye aşağıladılar.

Binlerce insan İstanbul'da birleşmiş, cenazeyle birlikte yürüyor... Ama sessizce... Slogansız, taşkınlık yapmadan... Sessiz bir güç olarak... Çünkü, vasiyet böyle...

Ben olsam bu sessiz sessizlik anlaşmasından yararlanır giderdim ... Nasıl olsa kimseden çıt çıkmaz derdim... Yani sesten kastım şudur: Açılışlarda, parti toplantılarındaki yandaşların çıkardığı şakşak sesi değil... Ecevit'in cenazesindeki gerçek ses...

Ama Başbakan'ın, kendiliğinden toplanmış halkın önüne çıkma cesaretini gösterdiğini görmedim. Seçilmiş, yandaş toplulukları arasında rahat ediyor. O zaman ne istiyorsa söylüyor, konuşuyor...

"Beeen Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olarak" diye başlayan söylevler ne kadar inandırıcı oluyor?

Tesadüflere bakın ki, açılışlar hep böyle önemli günlere denk geliyor. Ne kavşak! açılışından vazgeçilir, ne Bolu Tüneli! açılışından... 14 yıl beklemiş bir tünelin açılışında, konuşma yapıp, resimlerde fon oluşturup, arşivlere geçirip, seçilmiş kalabalığın önünde "bizim iktidarımız bitirdi" demek varken... Nasıl karşılanacağıni bilmediği gerçek halkın önüne çıkmak!!!

Burada, önemli ayrıntı şudur: Cenaze törenine katılıp katılmamak meselesi değil, seçilmiş kalabalık ile spontan toplanmış gerçek halk arasındaki seçimdir. Birisi "ye kürküm ye" hikayesidir... Diğeri "Aaaa! Kral çıplak" masalı... Tercih sadece bundan ibarettir.

Hiç yorum yok: