1 Şubat 2007

Ulusa seslenmek ya da seslenmemek!

Ayda bir yayınlanan "ulusa sesleniş"i seyretmeyi tercih etmiyorum, ama gülmek için seyrediyorum zaman zaman... Aslında gülmek demeyelim. Sinirlerim gerginleştikçe yüzümde karmakarışık bir ifade çıkıyor, gülsem mi ağlasam mı bilemediğim duygularla dinliyorum konuşmayı...

Ocak ayı değerlendirmesini içeren ulusa sesleniş yine enteresandı. Bilerek mi, bilmeyerek mi yaparlar bilmem...

Mesela, Bolu Tüneli'nin açılışından uzun uzun bahsetti. Yok efendim 14 yıldır devam ediyormuş, Onlar bitirmiş... (Evet ne kadar bitirildiğini görüyoruz hergün TV'lerden. Sürekli kapanıyor, buzlanmayı önleme projesi daha yokmuş, firma açmayın kaza olursa sorumluluk almam demiş...)

Mesela, Hrant Dink cinayeti ile ilgili emniyet ne kadar başarılı çalışma yapmış, 30 küsür saatte katil hemen bulunmuş... (Evet, 11 ay önce emniyetin muhbiri bu cinayetin olacağını bildirmiş. İstanbul ve Ankara'ya resmi yollarla haber verilmiş. İhbar değerlendirilmiş ama ciddi bulunmamış! Emniyet içinde şimdi sorgulama başlamış.)

Mesela, ne kadar kalkındığımız, gelir seviyemizin ne kadar arttığını anlattı. (Evet, altın yumurtlayan tavuklarımızdan turizm gelirleri, fındık gelirleri bu yıl neden düştü? Düşürüldü?)

Bu süslü lafları dinleyeceğime;
* Yabancı doktorlara imkan sağlayan yasayı nasıl hazırladığınızı, Türk Doktorlarından ne götüreceğini,
* Sağlık yasasıyla pek çok insana osteoporoz, kolesterol gibi hastalıkların ilaçlarının neden verilmediğini,
* Petrol yasası ile yabancı şirketlere ne kıyaklar çekildiğini, "milli menfaatleri korumak" maddesini neden kaldırdığınızı,
* Tohumculuk yasasının çiftçilerden ne götüreceğini,
* Atmosfere sera gazı veren ülkeler arasında Türkiye'nin %110 artışla neden başı çektiğini, hangi önlemleri planladığınızı,
* Global ısınmaya karşı ne gibi önlem, bilgilendirme ve eğitim yapacağınızı (yapacaksanız tabi),
* Kirlenen doğal kaynakları, nehirleri, gölleri ve yok olan ormanları nasıl yeniden kazandıracağınızı (kazandıracaksanız tabi... Hatta, ormanlar sitelere dönüştürülüyor),

Daha pek çok madde sıralanabilir... Ben bunları duymak istiyorum. Ölçülebilir, gerçekleştirilebilir, kısa vadeli, uzun vadeli, BİZİM MENFAATLERİMİZİ koruyan projeleri ve biten projelerin sonuçlarını dinlemek istiyorum... Yani somut bilgiler istiyorum...

Sesleniş başlamadan az önce ana haber kuşağı vardı TV'lerde... Başbakan Etiyopya'daydı. Orada fakir semtleri, aileleri ziyaret etti. Nazik yorumu, insanlara nazik yaklaşımı ile yine çok duygulandı, çok duygulandırdı ekran başındakileri... Hele toplanan çocuklara bir ufak paket içinden dağıtılan çikolatalara izdiham olunca korumasına "Ulan Turgut senden yoğurt olmaz be!" çıkışı yok mu? İşte beni duygulara gark eden an o andır...

Hiç yorum yok: