31 Temmuz 2007

Vatanın bağrına dayamış düşman hançerini

Bu kitabı okuyorum...
Anlatımı harika... Su gibi akıyor okurken... Sayfalar nasıl bitiyor anlaşılmıyor...
Bu hem anlatımın sadeliği nedeniyle hem de acaba arka sayfada neyle karşılaşacağım sendromu nedeniyle...
Yine tarihi gerçekler... Bilmediklerimiz, duymadıklarımız, ilgilenmediklerimiz, gözümüzün önüde olup biten ama anlamadıklarımız...
Aaaah ah!!!
Kitaptan alıntı yapıyorum. Lütfen okuyun:
Sayfa:186;
"... ABD askerlerinin, özel olarak yetiştirilmiş seçkin Türk subaylarının başına çuval geçirip ellerini bağlamalarının hemen ardından yayımlanan şu haberi okuyalım:
'ABD komutanı Orgeneral John Abizaid ile ABD'nin Avrupa'daki kuvvetlerinin komutanı ve NATO Avrupa Müttefik Kuvvetler Komutanı Orgeneral James Jones'un önceki gün Orgeneral Hilmi Özkök'le yaptıkları görüşmelerde, taraflar dört ana nokta üzerinde odaklandı:
- PKK - KADEK birlikte bitirilecek
- ABD'den 3 Türk tugayına yeşil ışık
- Yeni (bir) Süleymaniye vakası yaşanmayacak
- Irak'ın imarında Türkiye de olacak. (Hürriyet, 20 Temmuz 2003)
Şimdi kendiniz Amerikalı komutanların yerine koyunuz; şu maddelere inanmış olan Türk tarafına bıyık altından gülümsemez misiniz?
Çuval geçmeden az önce, ABD işgal askerleri gözetiminde Kürtler Kerkük'e gelmişler ve Türklerin mezar taşlarını kırmışlar; Türklerin varlığının kanıtı olan tapuları yakmışlardı. Hemen ardından da bir tepeye Kürdistan ve ABD bayrağı yan yana çekilmişti.
Çuval işinden kısa süre sonra da Federe Kürt Devleti ilan edildi ve Irak'ın kuzeyi 'Kürdistan Güney Devleti' oldu. Hatta Erbil'de Kürt Meclisi açılış toplantısında okunan anayasanın giriş maddesi, Kürt devletinin varlığını 'Sevres' Anlaşması'na dayandırmıştı."

Sayfa:226;
"Hatırlıyor musunuz? 1976'da Başkan seçilen Jimmy Carter, 1977 başında Beyaz Saray'a yerleşince, Brzezinski'nin Bernard Lewis'in "Kriz Gökkuşağı" teorisinden esinlendiği 'Yeşil Kuşak' stratejisini uygulamaya başladı. Amaç, Ortadoğu ve Orta Asya'da, Sovyetler Birliğini önce durdurmak sonra geriletmekti. Stratejinin finansal ihtiyacını Suudi Arabistan üstlendi, lojistik destek için Pakistan uygun görüldü. Ancak, bunun için önce Pakistan'daki koşulların yaratılması gerekiyordu.
Yaratıldı. Genel Kurmay Başkanı General Muhammed Ziya'ül Hak 5 Temmuz 1977'de Zülfikar Ali Butto'yu devirip astı ve hızla ülkeyi İslamlaştırmaya başladı. Anayasa şeriatla uyumlaştırıldı. Şeri mahkemeler kuruldu. Parlamentonun yerini İslami Şura aldı. İlköğretimden yükseköğretime kadar din dersleri zorunlu kılındı. Radyo ve televizyonlardan 5 vakit ezan okunması da. Arapça ikinci dil yapıldı. Silahlı kuvvetlerde imamlara subay rütbesi verildi ve din eğitimi görenlerin orduya katılmaları teşvik edildi.
Tabii bunların olabilmesi için ülkenin her yerinde pıtrak gibi din okulları açıldı. Bugün sayıları en az 50 bin olarak tahmin ediliyor.
Ve tüm icraat ABD gözetiminde yürütüldü.
... Ziya'ül Hak öldürüldüğünde zaten amaca büyük ölçüde ulaşılmaıştı. İran'da Şah rejimi Beyaz Saray destekli mollalarca devrilmişti. Afganistan'da yığınla şeriatçı parti cirit atıyordu. ABD himayesinde iktidara gelecek Taliban kadroları Pakistan'da eğitimlerini tamamlamak üzereydi. Usame Bin Ladin, yine ABD şemsiyesi altında militan yetiştiriyordu."

Sayfa:240;
" 2- "diyorlar ki, '1 Mart tezkeresi geçseydi, şimdi Irak'ta söz sahibi olacaktık, PKK'yı orada vuracaktık. O zaman tezkereye karşı çıkanlar ülkeye kötülük yaptı!' Açığa düşmeyelim, gerçeği bilelim:
Tezkere geçseydi, uygulanamayan o anlaşmayla Mersin-Gaziantep-Mardin hattında 150 bin ABD askeri konuşlanacak, limanlara, havaalanlarına, sınır bölgesine oturacaktı. Belki de bir daha gitmeyecekti!? Türkiye ateşin ve savaşın tam içine düşecekti.
ABD, sadece Kızey Irak'ta değil, Güneydoğu'da da PKK'ya kol kanat gerecekti.
Hatırlayın Gaziantep havaalanı ve çevresindeki araziler, Mardin organize sanayideki dükkanlar, depolar dolarlarla Amerikalılara kapatılıyordu. Kimileri, ABD askerlerinin, tank, uçak yakıtını teminen, 'milyar dolarlık anlaşma' bile yapmıştı!
Mersin limanı ABD'ye kapatılmış, Türk askeri dışarı çıkartılmıştı! Trabzon, Samsun ve İstanbul'da Sabiha Gökçen havaalanını da istemişlerdi. Niçin?
Türk ordusuna biçilen görev alanı, PKK'nın olduğu Kuzey Irak değil, katliamların, iç savaşa giden çatışmaların en yoğun olduğu 'Sünni üçgen' idi. Barzani ve Talabani 'Kuzey'de Türk askeri istemeyiz' demişti. Her gün Irak'tan onlarca Mehmetçik cenazesi gelecekti.
'Türkiye işgale katılırsa, 30 milyar dolar bahşiş gelecek, yoksa ABD Türkiye'yi defterden silecek, IMF krediyi kesecek. Beyaz Saray'ın telefonu cevap vermeyecek' diye yazanların da tazdıkları ortada. 'Irak'ta kitle imha silahları, nükleer, biyolojik, kimyasal silah var' yalanları ve Ankara'yı vuracak 'süper scud füzesi' uydurmaları da ortada. Hepsi yalan, dolan ve fos çıktı! Ama bunları da içimizden meslekten birileri yazdı!"

Hiç yorum yok: