1 Temmuz 2007

Kafam karışık

Sevgili Günlük,

Bana senin kadar temiz ve beyaz olan bu sayfayı ayırdığın için teşekkürler...
Ne diyorum ben... Bu kadar uzun süre boşlayınca kafam karıştı tabi...

Geçenlerde İzmir'e gittik. Sabah erken uçaktan indik. Havaş'la Bostanlı'ya geçiyoruz. Önce Alsancak oradan Mavişehir istikameti... İnsanlar yeni yeni uyanmış, sokaklara çıkıyor... O da ne! Kadınlar, genç kızlar... Şortlu, mini etekli, incecik askılı... Öyle geziyorlar... Bir tuhaf oluyorum. Ne kadar açık giyinmişler diyorum kendi kendime... Gözüme öyle tuhaf geldi ki...
3-5 dakika sonra kendime geliyorum. Ne diyorum ben ya! Ne düşündüğümün farkında mıyım?

Bu duygumdan daha önce de bahsetmiştim. Hani İzmir'den İstanbul'a ilk taşındığımızda resmi daireler dahil heryerde türbanlı insanlarla karşılaştığımı, bunu nasıl garipsediğimi, ürperdiğimi. Ama aradan aylar geçtikten sonra türbanlı ve çarşaflılara gözümün alıştığını farkettiğimi, asıl bunun beni üzdüğünü...

Aynı duygu İzmir'de de oldu işte... 38 yıl boyunca benim de giydiğim kıyafetler, birden "ne kadar açık" oldu... İşte biz farkında olarak ya da olmayarak bu düzene yavaş yavaş alıştırılıyoruz. Şeriat yok diyorlar, okullarda gizli mescitler yapılıyor. Şeriat yok diyorlar içki yasaklanıyor.. Şeriat yok diyorlar evlilik üzerine kitap hazırlıyorlar ve kadını aşağılıyorlar... Şeriat yok diyorlar milli eğitimde din örtüsünü yayıyorlar...
Şeriat yok diyorlar, varsa gösterin gerekeni yapalım diyorlar... Herkes gösteriyor... Ama tınmıyorlar... Artık saman altından su yürütmek zamanı geçti. Aleni yapıyorlar...
Demokrasi diyorlar, insan hakları diyorlar...
Biz de alışıyoruz, uyuyoruz...
Bir alametin içinde kıyamete sürükleniyoruz...

Hiç yorum yok: