23 Ağustos 2009

kendimi damıttım, süzdüm ve...

Bir arkadaşım var yaşça benden büyük. Çok keyifli ve değerli sohbetler biriktiriyorum sayesinde...

40 yaş sendromu beni ucundan dürtmeye başladığı zamanlar "kadının en güzel yaşı 40'dan sonra başlar. Hiç panik yapma" diye ilk uyaran O oldu.

Kişi ne hissediyorsa, algıları da o yönde hassaslaşıyor. Gazeteler, internet, yazarlar sanki birlik olmuş 40 yaş kadınını anlatıyor gibi geliyor. Gerçekten bu yaş dönemlerinde bir şey var. Ya da toplum şartlanmasıyla kendimizi hazırlıyoruz bilinç altı...

30 yaşına girdiğimde kendimi daha bir birey gibi görmüştüm.

40 yaş ise bende hüzün yaratıyordu. Uçan balonda geride bıraktıklarımızın fazlalaştığı, avucumuza aldığımız kumların daha hızlı kaymakta olduğunu görmenin paniğini hissetmeye başlamıştım.

Geçenlerde bana "menopoz nasıl bir değişim yaratıyor?" diye sordu.
Cevabım şöyle oldu:
"Ben, kendimi damıttım, süzdüm ve içimden yeni bir Armağan ortaya çıkardım."

Bunun nedeni sadece erken yaş menopoz değil ama ana etkenlerden biri. Osteoporozun da payı var. Doğurgan olamamanın da. İstanbul'a yerleşerek yeni bir hayata başlamanın da. İstanbul'da ilk aylarımda ben çalışmadığım kocam ve arkadaşlarım çalıştığı için yalnızlığın da. Can dostum arkadaşlarımla iki lakırdı yapacak fırsatların olmayışı da. Ve hepsinin son 3-4 yılda biraraya gelmesinin de.

Durdum, değerlendirdim ve hayatımdaki yeni sayfalara pırıl pırıl şeyler yazmaya karar verdim. Hayat önümdeydi, geçen güzeldi, kalanı da iyi değerlendirmek gerekecekti. Artık balonda ardına değil önüne bak dedim. Hayat kısa, dünya küçük. Anlar değerli. Sağlıklı, huzurlu düşündüğüm sürece daha sağlıklı daha huzurlu olurum diye karar verdim ve kendi içimden yeni bir Armağan çıkardım. Ufak istasyonlarda durmayan, geçmişe takılmayan, bugünü yarının yatırımı olarak gören bir Armağan var artık.

Hiç yorum yok: