30 Mart 2008

Seni sırtımdan indiriyorum!

Evet...
Yıllarca taşıdım seni sırtımda...
Sen bana bir şey vermedin...
Ama ben seni hep taşıdım...
Seni hep uzaktan sevdim...
Çünkü, sen hiç yanıma gelmedin...
Neden?
Tenezzül mü etmedin?
Yoksa beni çantada keklik olarak mı gördün yıllar yılı?
Huyum belli, rengim belli, sevgim belli...
"Benden asla vazgeçemez mi" dedin?
Ne dedin?
Ne düşündün?
Ne hissettin?
Pırıl pırıl ortamlarda, tertemiz kıyafetlerinle, tiril tiril saçlarınızla...
Aslında ne hoş görünüyorsunuz!
Ama siz sırça köşklerinizden inmediniz, yanımıza gelmediniz...
Bana gelecek güzel günlerden bahsetmediniz...
O güzel günlere nasıl ulaşacağımızı hiç anlatmadınız...
Bana hep korku anlattınız, hep sorun, hep kavga...
Bense güzel gelecek hayalleri bekledim...
O güzel günlere nasıl gidecegimizi öğrenmek...
Çözümler duymak istedim...

Herkes bağırıyor, çağırıyor...
Hatta kimisi neredeyse "anırıyor"...

Ey CHP! Bugun seni terkediyorum...
Atatürk'ün partisi diye diye sana hep şans verdim ben...
Seni hep taşıdım...
Vicdanım, mühürü başka yere basmaya razı gelmedi hiç...

Artık vicdanım rahat.
Seni terkettim.
Sen kendine gelmedikçe, ak sakallı dedeler halinden sıyrılmadıkça, sırça köşkünden yanıma inmedikçe, çözüm önerileri anlatmadıkça kolay kolay elini tutmam artık...
Seni sırtımdan indiriyorum.
Kal bir başına...

Seni terkettim, gidecek adresim olmamasına rağmen...
Korkunun ecele faydası yok...
Ne olacaksa olsun artık...

Hiç yorum yok: