27 Ocak 2008

Cambaza bakıyoruz yine!

TV'leri gazeteleri aç...
Sana yapılan telkin şudur: Cambaza bak!
Cambaza bak ki, sen o kafanı yukarılara kaldırıp yerle alakanı kes, atı alan Üsküdar'ı rahat rahat geçsin...
Yaşadığımız budur... Bize ne verilirse onu tüketiyoruz. Ama biraz kafayı sağa sola yukarı aşağı çevirince gerçeklere ulaşmak çok da zor değil. Sadece zaman ayırıp istemek gerek...
Şimdi cambazın son zamanlarda yaptıklarına bir bakalım:
  • Geçen yıl Papa geldi. (Önceki yazılarımda youm yapmıştım.) Papa geldi Anıtkabir'e gitti Ata'yı ziyaret etti. Ama ne hikmetse Anıtkabir'e TRT'den başka yayıncı alınmadı ve yine ne hikmetse TRT kamerası öyle yere denk gelmişti ki Ata'nın huzurunda eğilen Papa'yı çekeceğine önünde duran subayı çekmişti. Ne tesadüf değil mi? Ne cambazlık! Sonra İstanbul'a geçti. (Her gelen gibi) Sultan Ahmet Camii'ne gitti. Ay gene çok hoşumuza gitti. Ne nazik adam, medeniyetler arası ittifak işte bu! Sonra... "Ekümenik"liğini ilan etmek ve Lozan Antlaşması'nı delmek için her yolu deneyen patrikhaneye gitti. Beraber ayin yaptılar. Kendi aralarında ekümenikliği ilan ettiler.
  • El Kadı, Birleşmiş Milletler tarafından terörü finanse eden kişi olarak tüm dünyada terörist ilan edildi ve Türkiye dahil dünyada mal varlığı donduruldu. Sonra... Bizim cambazlar bu kararnameyi uygulamadan kaldırdılar. Ve hatta Başbakan dedi ki "El Kadı kendim kadar güvendiğim biridir"
  • Suud Kralı 10 Kasım'da Ankara'da... Anıtkabir'e gitmedi. Bizim Cumhurbaşkanı ve Başbakan'ı ayağına çağırdı. Arkasına Atatürk resmi asmadı. Bizzat kendi resmini astı. 10 Kasım nedeniyle Ata'ya saygı için bayrağını yarıya indirmedi.
  • Sudan devlet başkanı geldi. Adam şeriatçı ve hatta yüzbinlerce kişinin öldürülmesinden sorumlu ilan ediliyor dünyada. Dünya devletleri böyle kabul ediyor. Birden fazla karısı var ve buraya bir tanesini getirdi. Anıtkabir'e gitti. Yaveri kapişonla Ata'nın defterine yazdı. Ne incelik... Cumhubaşkanı şerefine (!) yemek verdi. Girişte Başbakan kadınların elini sıkmadı...
  • Yunan Başbakanı geldi. Anıtkabir'e gitti. Olay büyütüldü. Ama gerçekleri saklamak için kırk takla attılar çünkü "Ata'ya amcasından 8 satır daha fazla yazdı"dan başka laf bulamadılar. Sonra... Herkes gibi İstanbul'a... Ekümenik Patrikhanesine gitti !!!!!
"Ergenekon çetesi" yakalandı. Meğer ne büyük çeteymiş, ne şahsiyetler varmış içinde... Henüz sonuçlar belli değil. Yargı devam ediyor. Ama aklımdan Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörüne yapılanlar geliyor. Önce apar topar yakalayıp gündem değiştirilip sonra "ay pardon" dediler. Şemdinli olayları... Bütün olanları cambaza bakmadan, gündemi iyi okuyarak değerlendirmek lazım. Bugünün koşulları, iktidarın dayatmaları, herşeye egemen olma ve tek hakim olma zorlamaları bir kenara konarak, siyasal iktidarın karakterini görmeden bize sunulan hapları yutmamak lazım... Bugün öğrencilerine Atatürk baskılı tişört giydiren öğretmenler hakkında, kanlarıyla bayrak yapan öğrenciler hakkında soruşturma açılıyor unutmayalım...


Not: Milli Mücadele zamanında Mustafa Kemal hakkında idam fetvası verildi. Kim verdi? İstanbul Hükümeti yani saltanat yani işgal devletlerine vatanı peşkeş çekenler... O tarihte yaşananları bugün gibi değerlendirseydik yani bize verilen hapları yutsaydık ne olurdu? İtiraf edelim ninelerimiz dedelerimiz daha dirayetli, güçlü, gözü açık ve vatanpervermiş...

Hiç yorum yok: